Bu sezon, yeni oyunlar peş peşe sahnede yerini alırken bizleri de bu hızlı tempoya yetişme telaşı alıyor. Önceliğimiz, daha önce aynı sahnede birlikte izlediğimiz, yeni oyunlarıyla yine beğeneceğimizi düşündüklerimizden yana. Nergis Öztürk’le Engin Hepileri’yi tekrar buluşturan Akciğer de bu oyunların başını çekiyor ve sezonun iyi oyunları hanesine adını yazdırıyor.
Akciğer, Mehmet Birkiye’nin yönetmenliğinde sahneye taşınıyor. Dekordan muaf ve beş metrekarelik bir alanda, doğru rejiyle yine başarısının altını çiziyor Birkiye. Oyunun çevirisi Barış Akman’a ait. Türkçesinin çok temiz diyemesem de yapaylıktan uzak olması, oyunun anlaşılmasını hiçbir şekilde zorlamıyor. Alışılmışın dışındaki sahne ve ışık düzeni ise resmen oyunculardan rol çalıyor. Cem Yılmazer, kadınların ve erkeklerin bulmaca gibi dünyasını aynı bulmaca gibi ışık düzeniyle bize aktarıyor. Seyircilerin iki yana yerleştirildiği bir sahne düzeni hakim. İlk gördüğümde oyunun takibi açısından zorlanacağımı düşünsem de, Cem Yılmazer bu çekincemi bertaraf ediyor, tabi ki yönetmenin ustalığı da bu işin içine giriyor.
Ve Veya Ya da ve Oda ve Adam’dan sonra yine yeni yeniden Nergis Öztürk ve Engin İleri aynı sahnede ve yine büyük bir uyum içinde oyunculuklarını konuşturuyor. Her ikisinin paslaşmaları, iki taraflı sahneyi, seyircileri yok saymadan etkin bir şekilde kullanmaları ve canlandırdıkları karakterlerin farklı yaşam evrelerini sonuna kadar bize yaşatmaları oyuna olan sevgimizin başlıca nedeni. Onlarla kafamız karışıyor, endişeleniyor, heyecanlanıyor, merak ediyor ve üzülüyoruz. Böylece hayatın kısa bir özetini oyuncularla birlikte yaşıyoruz.
Oyunla ilgili olarak söylemezsem içimde kalacak tek eleştirim kostümlere olacak. Engin Hepileri’nin üstünden araba lastiği geçmiş gibi desenli pantolonu ve trençkotu, özellikle de Nergis Öztürk’ün alacalı bulacalı tulumu oyunun güzelliğine maalesef biraz gölge düşürüyor. Sahne düzeni sade tasarlanmışken, oyuncular sürekli bir hareket halindeyken, böylesine karışık desenli ve cansız renkli bir kıyafetle ve altına da görüntüsü ve tarzı eski dönemlerden kalma ayakkabılarla oyuncuları giydirerek gözlerimizi neden yorduklarını halen anlamış değilim. Bunun bir tasarım kıyafet olduğunu ifade ettiler ancak kıyafetin bana göre oyuna konsantrasyonumu etkileyecek kadar alakasız olduğunu ve hareketlerin rahat olmasını sağlaması dışında hiçbir şekilde hizmet etmediğini de ayrıca belirtmek isterim.
Son olarak Akciğer, bu sezon “ben iyi bir oyuna gittim” diyerek üstüne basa basa söyleyeceğiniz, “daha ne duruyorsunuz, bilet alıp izlesenize” diye bağıra bağıra tavsiye edeceğiniz oyunlar arasında yer alıyor. O zaman siz de gelin, sorusal ve sorunsal konusu, iki başarılı oyuncusu ve sıradışı sahnesiyle kendinize bir güzellik yapın. Şimdiden iyi seyirler!
*** Fotoğraflar: Tiyatro İN
0 yorum:
Yorum Gönderme